Araştırma

Her Gün Kahve İçmek ? | Filtre Kahve Demleme Rehberi

Kahve içmek, kültürümüzün bir parçası olmasının yanında sağlığımızda da büyük rol oynar. Uzaktan duyduğumuzda bile bizi kendine getiren kokusuyla enfes tadı birleştiği zaman ortaya o hepimizin sevdiği içecek, kahve çıkar. Kahve, uykuyu açıp odaklanmayı kolaylaştırırken muhabbeti de koyulaştırır. Peki, bu eşsiz lezzetin hikayesi nedir? Gelin, birlikte kahvenin büyülü dünyasına bir yolculuk yapalım.

Kahvenin Keşfi

Kahvenin keşfiyle ilgili pek çok rivayet anlatılır. Bunlardan en bilineni, Etiyopya’da yaşayan bir çobanın hikayesidir. Rivayet odur ki keçilerinin olağanüstü enerjisini fark eden çoban, bu enerjinin kaynağını araştırmaya başlar. Belirli bir müddet keçileri gözlemledikten sonra belirli bir ağacın meyvelerini yediklerini anlar. Bu meyveleri kendisi de deneyen çoban, etkisini gösterdiği vakit keçiler gibi yerinde duramaz. İşte kahve bir rivayete göre bu şekilde keşfedilir. Tabi çoban hikayesi gibi kahvenin nasıl keşfedildiği hakkında rivayetler muhtelif olsa da Avrupa’ya bizden yayılmış olması bir hakikattir. 

Osmanlı’dan Avrupa’ya Kahvenin Yolculuğu

Yemen topraklarından Osmanlı’ya gelmesinde birçok badireler atlatan kahve, hem Osmanlı hanedanı tarafından hem de halk tarafından çok beğenilir. Osmanlı İmparatorluğu’nda kahve, sadece bir içecek olmanın ötesinde, sosyal hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Hatta kısa sürede halkın sohbet edip, birlik olduğu, ilmi mevzuları konuşabildiği kahvehaneler baş gösterir. Bunun yanında zinde tuttuğu için alimler, dervişler arasında da kullanımı çok yaygınlaşır. 

Zamanla Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa ile olan ticaret ilişkileri sayesinde kahve, kısa sürede Avrupa’ya da ulaşmıştır. Venedikli tüccarlar, Osmanlı’dan getirdikleri kahve çekirdeklerini Avrupa’da satmaya başlamışlar ve böylece kahve, Avrupa’da da hızla yayılmıştır. Kahvehaneler, Avrupa’da da sosyal hayatın merkezleri haline gelir. Gel zaman git zaman kahveyi farklı ülkeler farklı şekillerde kavurur, öğütür ve demler. Günümüzde de farklı damak tatlarına hitap eden espresso, latte, mocha, americano, filtre kahve, Türk kahvesi gibi kahveler türetilmiştir.

Kahve nedir? Neyden elde edilir?

Kahve, “coffea” isimli ağacın meyve çekirdeklerinden elde edilir. Birçok türü olmasına rağmen “arabica” ve “robusta” olmak üzere sadece iki türü sofralarımıza kadar gelir. Robusta, arabica türüne oranla 2 kat daha yüksek kafein ve daha acı bir tada sahiptir. Arabica ise hem daha tatlı hem de meyvemsi bir tat içerir.

Kahve son halini alabilmesi için öncelikle coffea meyveleri toplanır. Birtakım işlemlerden geçtikten sonra çekirdeklerinden ayrılır. Çekirdekler kurutulur, nasıl bir içim isteniyorsa ona göre kavrulur ve öğütülür. Örneğin Türk Kahvesi için koyu kavrulmuş çok ince öğütülmüş kahve kullanılırken, filtre kahve için orta kavrulmuş ve orta öğütülmüş kahve kullanılır.

Kahve içmek faydalı mıdır?

Yüzyıllardır insanlar tarafından çok rağbet gören, hepimizin severek tükettiği kahvenin birçok faydasından bahsedebiliriz. Öncelikle kahve, içerdiği güçlü antioksidanlar sayesinde serbest radikallerin açtığı hücre hasarına karşı koruma sağlar. Bunun yanında günlük 1-2 fincan türk kahvesi içmek Alzheimer, Parkinson, Tip-2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Vücudumuzu zinde tutar, enerjik hissetmemizi sağlar ve uykumuzu açar. Ayrıca yemeklerden sonra içilen bir fincan şekersiz Türk kahvesi sindirime yardımcı olur.

Kafein, adrenalin hormonu salınımını artırır böylelikle fiziksel performansımızda da artış sağlar. Bu yüzden sporcular antrenman öncesi kafein alırlar. Aynı zamanda metabolizmayı hızlandırır, yağ yakımını artırır. Sağlığımıza bu kadar faydası olan kahveyi sırf uyku açmak için içmek yanlış olacaktır.

kahve içmek sağlıklı mıdır

Kahve içmenin bir zararı var mı?

Kahvenin pek çok faydasından bahsettik ve neden içilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştık. Ancak her şeyde olduğu gibi, kahvenin de aşırı tüketimi zararlı olacaktır. Bu nedenle önerilen kafein miktarını aşmamak önemlidir. Kahve doğal bir diüretiktir, yani vücuttan su atılmasına neden olabilir. Ancak bu durum, genellikle endişe edildiği gibi olumsuz bir etki oluşturmaz çünkü kahve ile aldığımız su, kaybettiğimiz suyu genellikle telafi eder. Yine de aşırı kahve tüketimi anksiyete, baş ağrısı, kalp çarpıntısı, geçici görme bulanıklığı, kulak çınlaması, çok sık lavaboya çıkma gibi bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Kahve içtiğiniz günlerde ekstra bir bardak su içmeniz faydalı olacaktır. Tedbirli olmak her zaman önemlidir. 

Kahve içmek uyku kaçırır mı?

Kahve, içerisindeki kafein sayesinde uykunuzu kaçırır, zihninizi açar ve odaklanmanızı artırır. Kafein, beyninizde uyku reseptörlerini tetikleyen adenozin reseptörlerinin bağlanmasını engelleyerek uykuya geçmeyi geciktirir. Bu nedenle kahve içtikten sonra uykunuz açılır ve kendinizi daha dinç hissedersiniz. Ayrıca kafein, dopamin ve asetilkolin salınımı artırdığı için kendimizi konsantrasyonu yüksek ve mutlu hissederiz. Bu sayede işlerimize daha kolay adapte olur ve daha uzun süre çalışabiliriz.

Hatta sporcular performans artırıcı etkisi ve yağ yakımını artırmasından dolayı antrenmanlardan önce pre-workout olarak kullanırlar. Kafein, adrenalin hormonu salınımını artırır bu da fiziksel performansın artmasını sağlar. Doğru miktarlarda aldığınızda doğal doping gibi etki gösterebilir. İlginçtir ki kafein ilk keşfedildiği zamanlar doping olarak algılanmış ve uzun bir süre müsabakalarda kullanılamamıştır. 

Kahve neden uykumu kaçırmıyor?

Eğer “Kahve benim uykumu açmıyor!” diyenlerdenseniz bazı basamakları gözden geçirmelisiniz. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kahve, içerisindeki kafein sayesinde uykumuzu açar, enerjik hissetmemizi sağlar. Ancak doğru miktarlarda kafein almadığımızda bu etkiyi göremeyiz. Çoğumuz bir fincan kahve içerek uykumuzu açabileceğimizi sanırız. Oysa 70 kg bir birey için bu miktar yeterli olmayacaktır. Kahve, kafein miktarına ve sizin kafeine olan hassasiyetinize göre etkisini gösterir. Peki ne kadar kahve içmek uykumuzu kaçırır?

Günlük ne kadar kahve içmek güvenli? | Günlük kafein sınırı

Eğer kahveye (kafeine) karşı bir intoleransınız veya hastalığınız yoksa günlük, kilonuzun 3-6 katı (mg) kafein almak uygundur. Eğer 70 kg bir bireyseniz bu miktar 210-400 mg arasında seyreder. Bu da yaklaşık 3,5-6,5 fincan Türk kahvesine, 1-2 kupa Filtre kahveye denk gelir. Ancak eğer yoğun spor yapmıyorsanız veya çok koşturmalı bir gün geçirmeyecekseniz 400 mg’ı geçmek çok da işinize yaramaz. Daha zinde olmak, uykunuzu açmak ve vücudunuzu uyarmak için tek seferde 150-250 mg (3-4 kat) kafein almak yeterli olacaktır. Marketten alabildiğimiz sıradan filtre kahvelerin dolu dolu 2 tatlı kaşığında yaklaşık 150 mg kafein bulunur. Aldığınız markayı internetten aratarak çok rahatlıkla kafein miktarını bulabilirsiniz.

Bütün bunların yanında kafein toleransınız yüksekse, kafeini inaktif edecek bir ilaç kullanıyorsanız kafeinin etkisini tam olarak göremezsiniz. Eğer sürekli kahve içiyorsanız etkisini görseniz bile tam olarak hissedemeyebilirsiniz. Etkisini gördüğünüzü, bıraktığınızda daha iyi anlarsınız. Çok sık ve uzun süre kahve içenlerin bir hafta kadar ara vermesi iyi gelecektir. Bazı insanlar da yapısı gereği kafeine karşı aşırı duyarlı olabilir. Bu yüzden düşük kafein miktarlarında bile uykusu kaçar. Bu yüzden vücudumuzu dinlemek ve ona göre kendini ayarlamak çok daha iyi olacaktır. Unutmayın güvenli sınırların üstünde kafein alımı anksiyete, kalp çarpıntısı, titreme, bulanık görme, mide bulantısı, kısa süreli uyku problemine sebep olabilir.

kahve içmek performansı artırır

Ne zaman kahve içmeliyim?

Ne kadar kahve içtiğiniz önemli olduğu gibi ne zaman içtiğinizde önemlidir. Sabah uyanır uyanmaz kahve içmek, en kötü zamanlama olabilir. Çünkü uyandığımız ilk 1-2 saat, kortizol (stres hormonu) seviyesi en yüksektedir. Bu vakitte kahve içmek, kahveden alacağımız verimi azaltır. Bu yüzden uyandıktan 1-2 saat sonra kahve içmek daha doğru olacaktır.

Bir diğer görüş ise gün içerisinde kortizol salınımının fazla olduğu saatlerde kahve tüketmemektir. Örneğin, 08:00-09:00, 12:00-13:00 ve 17:30-18:30 saatleri kortizol hormonu salınımının fazla olduğu zamanlar olarak bilinir. Bu saatlerde kahve içmekten kaçınmak iyi olacaktır. Ancak en etkilisi, uyanır uyanmaz kahve içmek yerine 1-2 saat beklemektir.

Bir diğer nokta ise özellikle uyumadan en az 6-7 saat, mümkünse 8 saat önce kahve içmeyi bırakmaktır. Kafeinin yarılanma ömrü 5-6 saattir, yani kahve içtikten 5 saat sonrasına kadar kafein etkisini göstermeye ve uykumuzu açmaya devam eder. Eğer uyku saatinizden 3-4 saat önce kahve içerseniz, uyku kaliteniz ciddi derecede azalabilir ve hatta uykusuzluk yaşayabilirsiniz. Bu nedenle, uyku kalitesini korumak için kafein tüketimine dikkat etmek ve uygun zamanlarda kahve içmek önemlidir.

Kahve içmek zayıflatır mı?

Kahve içmek, metabolizmanın hızlanmasına ve yağ yakımının artmasına katkı sağlar. Bu etkilerin başlıca kaynağı kahvenin içeriğinde bulunan kafeindir. Kafein, merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkisi olan doğal bir bileşendir. Kafein, vücuda alındığında, yağ hücrelerindeki yağ asitlerinin serbest kalmasını ve kana karışmasını sağlar. Bu süreçte, kafein adenozin reseptörlerini bloke ederek uykuyu engeller ve norepinefrin gibi uyarıcı hormonların salınımını artırır. Bu da kalp atış hızının ve kan basıncının artmasına, dolayısıyla metabolizmanın hızlanmasına neden olur.

Metabolizma hızlandığında, vücut daha fazla kalori yakar ve enerji üretimi artar. Kandaki serbest yağ asitleri, enerji kaynağı olarak kullanılmak üzere kaslara taşınır. Bu sayede vücut, yağ depolarını enerji üretiminde kullanır ve yağ yakımı gerçekleşir. Ancak, bu sürecin etkili olabilmesi için kafein alımının belirli bir miktarda olması gerekir. Genel olarak, kahve içmenin kilo kaybına katkıda bulunabileceği, ancak tek başına yeterli olmadığı unutulmamalıdır.

Kilo vermek ve sağlıklı bir vücut kompozisyonuna ulaşmak için en önemli faktör, günlük alınan kalorinin harcanan kaloriden az olmasıdır. Bu kalori açığı, vücudun enerji için depolanan yağları kullanmasına neden olur. Kafein, iştahı baskılayarak ve enerji seviyelerini artırarak bu sürece yardımcı olabilir. Kafein alımının iştahı baskılayıcı etkisi, daha az kalori almanıza ve dolayısıyla kilo kaybına yardımcı olacaktır.

Bazı Kahve Çeşitleri ve Hazırlama Yöntemleri

En Güzel Türk Kahvesi Nasıl Yapılır?

Türk kahvesi, Osmanlı zamanından günümüze kadar aktarılmış yoğun aromalı acı bir içecektir. Türk kahvesi közde, odunda, kumda bakır veya porselen cezve kullanılarak farklı şekillerde yapılabilir. Ama hepsinde ortak olan su ve kahve oranıdır. Türk kahvesi yapılırken orta veya koyu kavrulmuş çok ince öğütülmüş arabica kahve çekirdekleri kullanılır.

Bol köpüklü Türk kahvesi demlemek için bir fincan içme suyuna dolu dolu bir tatlı kaşığı Türk kahvesi eklenir. Daha sonra güzelce karıştırılır ve kısık ateşte pişmeye bırakılır. Kahve ilk kaynamaya başladığı zaman ocaktan alınıp köpük fincanlara dağıtılır. Tekrar ocağa konur ve bir taşım daha pişirilir ve o da fincanlara dağıtılır. Üçüncü kez ocağa alınır ve üçüncü taşımdan sonra ocak kapatılır kahve fincanlara servis edilir. Bu şekilde bol köpüklü yüksek aromalı acı Türk kahveniz hazır olur.

Oran: 1 dolu dolu tatlı kaşığı türk kahvesi (orta kavrulmuş çok ince öğütülmüş) ve bir fincan içme suyu

Dibek kahvesi nedir? | Dibek kahvesi gerçekleri

Dibek, içerisinde buğday, arpa, kahve gibi ürünlerin dövüldüğü taş veya ahşaptan üretilen havana denir. Son zamanlarda “… Dibek Kahvesi” gibi başına bir memleket ismi koyularak çeşitli isimlerle satılan kahvelerin dibek kahvesiyle pek bir alakası yok aslında. Tüketicinin manevi hislerini kullanmaya yönelik satış politikasından başka bir şey değil. Dibek kahvesi, dibekte dövülmüş ve içerisine çeşitli baharatlar eklenmiş kahveye denir. Fakat marketlerde dibek kahvesi diye satılan kahvelerin içindekilere bakarsanız “Kahve Beyazlatıcısı (Glukoz Şurubu, Tam Hidrojenize Bitkisel Yağ (Hindistan Cevizi), Emülgatör (Yağ Asitlerinin Mono ve Digliseritleri), Renklendirici (Beta Karoten), Yağsız Süt Tozu, Salep, Kıvam arttırıcı (Guar Gum)” gibi 3’ü 1 arada kahvelerle çok benzer olduğunu görürsünüz. Özellikle ikisinin de ana bileşeni kahve beyazlatıcısıdır. İkisinde de margarin formunda yağ bulunur. Aynı zamanda helal gıda hassasiyeti olanların kaçınması gereken yağ asitlerinin mono ve digliseritleri bulunur.

Market raflarında Dibek kahvesi şeklinde pazarlanan ürünlere aldırış etmemek gerekir. İçindekilere bakıp özellikle “kahve beyazlatıcısı, kahve kreması” ibaresini görürseniz o üründen uzaklaşmalısınız. Çünkü o baktığınız ürün 3’ü 1 aradan çok da farklı değil!

Filtre Kahve Nasıl Demlenir?

Filtre kahve, 1908 yılında alman mucit Melitta Bentz’in, kahve süzme işlemini kolaylaştırmak için icat ettiği kağıt filtre sayesinde popülerlik kazanır. Günümüzde ise çok yaygın olarak tüketilir. Filtre kahve makinaları hem daha pratik hem de daha soft (yumuşak) bir içim sundukları için ofislerde hatta evlerde sıklıkla kullanılır. French Press, V60, Moka Pot gibi farklı materyallerle de farklı kahve deneyimi yaşanabilir.

Filtre Kahve Makinesinde Demleme:

  • Filtre kahve makinesinin kahve ve suyu koyabileceğiniz iki ayrı haznesi vardır. Kağıt filtre kullanmak daha pürüzsüz bir içim sunar. Kahvenin çeşidine ve kavurma derecesine bağlı olarak oranlar değişse de bir kupa (350 ml) suya dolu dolu 2 tatlı kaşığı (14-16 g) kahve yeterli olur. Eğer kahveniz yoğun aromaya sahipse bu oranı azaltabilirsiniz. Zamanla damak tadınıza uygun oranı bulacaksınızdır.
  • Filtre kahve makinesinde kullanacağınız kahve orta kavrulmuş ve ince öğütülmüş olmalıdır. Böylece kahvenin aroması daha rahat geçer.

French Press’te Demleme:

  • French press genellikle cam veya paslanmaz çelikten yapılır. Kapağı, piston mekanizmasıyla kahve telvesini su içinde bastırarak demleme işlemini gerçekleştirir. 

French press kullanarak demlerken bu adımları takip etmelisiniz:

  1. Kahve Öğütme: French Press için en uygun kavurma derecesi orta’dır. İdeal olan öğütme derecesi ise kalın taneli bir öğütmedir.
  2. Su Isıtma: Ayrı bir kapta suyu kaynatın. Kahvenin en iyi şekilde demlenmesi için suyun sıcaklığı genellikle 90-96°C arasında olmalıdır. Suyu kaynattıktan sonra 30-45 saniye beklemeniz yeterli olur.
  3. Kahve ve Su Eklemek: French Press’in içine öğütülmüş kahveyi koyun. Genellikle önerilen oran, bir ölçü kahveye (yaklaşık 7-8 gram) 175 ml su kullanmaktır. Örneğin, 350 ml su için yaklaşık 14-16 gram kahve kullanabilirsiniz.
  4. Demleme Süresi: Suyu kahveye ekledikten sonra tahta kaşık yardımıyla karıştırın ve French Press’in kapağını kapatın, ancak pistonu bastırmayın. Kahvenin demlenmesi için genellikle 3-4 dakika yeterli olacaktır. Bu süre, kahvenizin ne kadar güçlü veya hafif olmasını istediğinize bağlı olarak ayarlanabilir. Ne kadar uzun süre beklerse aroması o kadar yoğun olacaktır.
  5. Pistonu Bastırma: Demleme süresi bittikten sonra, pistonu yavaşça aşağı doğru iterken kahve telvesini sıkıştırın. Bu şekilde kahve telvesi aşağı çöker ve French Press’in alt kısmına geçirir, üst kısmında ise hazır kahve kalır.
  6. Servis: Hazırladığınız kahveyi direkt olarak French Press’ten önceden sıcak suyla ısıttığınız bardağa veya başka bir servis kabına dökün. Kahve sıcak kalması için hızlıca servis yapmanız önerilir. İçerken koklamayı da unutmayın.

V60 (Hario V60 Dripper):

  • V60, cam, seramik veya plastik gibi malzemelerden üretilen konik bir damlatıcıdır. Bu damlatıcı üzerine konan kağıt filtre veya metal filtre yardımıyla kahve demlenir. V60, demleme sürecinde suyun kahve telvesi üzerinden hızlı bir şekilde süzülmesini sağlar. Orta kavrulmuş ve orta ince öğütülmüş kahve kullanılır.
kahve demleme rehberi

Moka Pot (Moka Pot):

  • Moka Pot genellikle alüminyum veya paslanmaz çelikten yapılır. Alt kısmında suyu, orta kısmında kahve telvesini ve üst kısmında demlenmiş kahveyi toplayan bir tasarımı vardır. Moka Pot, suyun buharlaşması ve basınç altında kahveyi demleyerek espresso benzeri bir içecek üretir. İnce öğütülmüş kahve kullanılır.
moka pot ile kahve demleme rehberi

Granül Kahve İçmek Zararlı mı?

Kahve her ne kadar çok lezzetli ve uyarıcı bir içecek olsa da bazen de zahmetli gelir. Su kaynatmak, kahveyi öğütmek, demlemek, beklemek, temizlemek derken hepsi zaman alır. Bir yandan da bayatlama derdi vardır. Bütün bunlar göz önüne alındığında taşınabilir, kolay demlenebilir ve temizlik derdi olmayan kahve fikri herkese cazip gelir. Bu fikirle kimyagerler kolları sıvar.

Granül kahve tam olarak kim tarafından bulunduğu bilinmese de kaynaklarda 1901 yılında Sato Kari isimli kimyacının bulduğu yazıyor. Tabi o zamanlar günümüzdeki gibi bir formda değil. Daha sonraları Brezilya’da kahve üretiminin çok olduğu sene depolarda birikir. Bayatlayıp kullanılamaz hale gelmemeleri için bu kahve çekirdeklerini değerlendirmek amaçlı granül kahve çalışmasına yoğunlaşırlar. 1930 yılından 1938 yılına kadar çalışmalar devam eder. Sonunda 1938 yılında istedikleri şekilde, kahveyi granül hale getirmeyi başarırlar. Nescafe markasıyla satışa sundukları granül kahve 2. Dünya savaşının da etkisiyle iyice yayılır.

Bu kadar normal anlattığımız için hiçbir zararı yokmuş gibi anlaşılmasın. Bütün kolaylıklarının yanında tüketmeyeni de çok vardır. Özellikle kahve severler aradıkları tadı onda bulamadıkları için pek yanaşmazlar. Çünkü granül kahve demlenip, kurutulurken tat, koku ve kafein kaybına uğrar. Ayrıca granül kahveler kırılmış, bayatlamış ve kaliteli olmayan kahve çekirdeklerinden üretilir. Bu yüzden hem yeterli kafeini hem de lezzeti alamayız. Bütün bunların yanında raf ömrünü uzatmak, çözünebilirliğini artırmak, aromasını kuvvetlendirmek ve lezzeti artırmak için çeşitli katkı maddeleri içerebilir. Bu yüzden birçok bilinçli tüketici tarafından ilk tercih olmaz. Mümkünse granül kahve tüketmekten kaçınıp biraz zahmetli de gelse kendimiz hazırlamalıyız.

Sonuç

Kahve, hem çok lezzetli hem de çok faydalı olmasından dolayı birçok kişi tarafından tercih edilir. Kimisi acı kahveyi severken kimisi sütle tercih eder. Herkesin kahve tercihi damak zevkine göre değişir. Hazır kahvelerden ve zincir kahve dükkanlarındaki soslu, şuruplu kahveler dışında -doğru miktarda içtiğiniz takdirde- hangi kahveyi içtiğiniz çok da önemli değildir aslında. İsterseniz filtre kahve için isterseniz espresso için. Tabi kültürümüzün de bir parçası olan Türk kahvesinin yeri başka. Onun her zaman başımızın üstünde yeri var. 

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir